FİLM ELEŞTİRMENİ
DEĞİLİM AMA, SANAT ADINA MUHTEŞEM FİLMLER İÇİN BİRŞEYLER YAZMAK ETİK OLARAK ÇOK
ANLAMLI VE FİLMİN EMEKÇİLERİNE SAYGI BENCE…
BİRKAÇ GÜNDÜR 'BEN KINGSLEY' Lİ FİLMLERİ İZLİYORUM
FAVORİLERİM ARASINDA:
Jannifer Connally ile
çevirdiği, 'House of sand and fog' (SİSLER EVİ) Filmidir..
3 AKADEMİ OSKARI ALMIŞ BİR FİLM.
GERÇEKTEN MUHTEŞEM
FİLMLER…
'BEN KINGSLEY' Lİ
ikinci film:
Penolope Cruz,
Patricia Clarkson-Peter Sargsgaard ve Dennis Hopper ile birlikte çevirdikleri
(ELEGY) Aşkın Peşinde...
Bu filmde muhteşem...
Ancak bu filme kendimi öylesine kaptırmışım ki, hızımı
alamayıp resim emekçisi arkadaşlarıma yaptığım ricayla, baş aktörün yerine
geçtim ve sanki filmde başrol oyuncusu Profesör Samanlı, Profesör Kepeş gibi
oynadı...
Ben filmi o
pencereden izledim.
İzleyenler biliyorlar malum konuyu. Consuela çok gençtir ve
hocaya aşıktır.
Müthiş bir aşk yaşarlar. Öncelikle, Consuela’nın göğüsleri
ve gözleri onu büyülemektedir. Kız hocaya sırılsıklam aşıktır. Çok zengin bir
Küba’dan Amerika’ya gelmiş ailenin kızıdır. Çevresinde onlarca erkek onun için
fırlanırken, o (malum çirkin artist, kel büyük kulaklı ve burunlu Ben
Kıngsley’e) sırılsıklam aşıktır.
Hoca ise: Consuela ile arasındaki 30 yaş farkı kafasında
öylesine büyütür ki, Consuela 'Penolope'
uzak durmaya karar verir.
2 sene gibi bir ayrılık sonrası bir gün kız (Consuela)
hocayı tekrar arar ve final müthiş bir gece yaşarlar.
Çünkü ertesi gün, Consuela’nın kanser olmasından dolayı göğsü
alınacaktır.
Hastanede ameliyat
sonrasında yaşananlar ise yoğun duygu yüklü sahneler.
Bir erkeği bile
ağlatmaya yetiyor ve artıyor. Gururla ağladım çünkü sanki filmi yaşadım.
OKUYANLAR BİLİRLER .
Oyunda beni oynayan, tarih Profesörü Kepeş; göğsü alınan (Penolope) Consuela’ya, Homereus’un İliada destanını anlatıyor. Daha iyi ok
atmak için, Amazon kraliçesi Penthesileia sağ göğsünü kesmişti. Bu olaydan
sonra da tüm savaşçı Amazon kadınlarında bu uygulamanın sürdüğü rivayet olunur…
BİZDEN DE BİR EKLEME
OLSUN ÖYKÜYE yada HAYRANLIĞIMIN ZİRVESİNDE İZLEDİĞİM FİLME
Homereus’un İliada destanında Amazon kadınlarından söz
edilir. Rivayet edilir ki: Amazon kraliçesi Penthesileia'nın efsanesi ise
oldukça trajiktir. Truva'ya saldırılar başlayınca Amazonların cesaretini örnek
alan diğer Anadolulu ordular da savaşmaya başlamışlar.
Karşı tarafın en ünlü kahramanı olan Akhilleus ile amazon
kraliçesi Penthesileia'nın, savaş alanındaki mücadelesi gerçekten çok zorlu
olmuş. hem Akhilleus, hem de Penthesileia parlak zırhları ve gösterişli
başlıkları ile tozlu savaş alanının ortasında birbirlerine doğru yaklaşmaya
başlamışlar, kraliçe keskin baltası ile Akhilleus
ise mızrağı ile savaşıyormuş. kraliçe kusursuz bir şekilde kullanıyormuş
baltasını. hareketleri atik ve hızlıymış.
Göğüs göğse uzun süren bu dövüş sırasında Akhilleus,
düşmanının bir kadın olduğunu aklından bile geçirmemiş. uzun mücadele
sırasında; Akhilleus'un yenileceğini düşünen bir arkadaşı, ikilinin arasına
girerek kraliçenin dikkatini dağıtmış. işte ne olduysa bundan sonra olmuş ve Akhilleus'un
fırlattığı mızrağı fark edemeyen Penthesileia, göğsüne saplanan mızrak ile yere
yığılmış.
Akhilleus, düşmanını yendiği için rahat bir nefes almış ama
yine de; içinde bu çok iyi dövüşen düşmana karşı bir saygı, bir hayranlık
uyanmış. Toz toprak içinde yatan bedene doğru yaklaşmış ve kendisini bu kadar
uğraştıran kişinin yüzünü görmek için, yaralının başını kucağına almış. bu
narin beden karşısında biraz şaşırmışsa da asıl şaşkınlığı başlığı çıkartınca
yaşamış. karşısında bir kadın varmış.
Hem de çok güzel bir kadın. Kendi mızrağı ile yaraladığı bu
güzel kadın, az önceki zorlu mücadelede kendisini zorlayan askermiş. inanamamış
gözlerine Akhilleus; ölmek üzere olan kraliçenin güzelliği ve cesareti
karşısında, çok etkilenmiş ve aşık oluvermiş bu güzel kadına. ama olan olmuş ve
kraliçe aldığı ölümcül yara nedeniyle son nefesini vermiş Ahilleus'un
kollarında.
Akhilleus ve Penthesileia'nın bu mücadelesi zamanla o devrin
sanatçıları ve ozanları arasında çok sevilmiş ve çeşitli sanat eserlerine konu
edilmiş. eski ve acıklı bir aşktan geri kalanlarla beraber….
Sevgilerimle.
Prof.Dr. Öner Samanlı
17.05.2013
Patagonia’s
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder